şöyle, şu türlü, şu şekilde. It happened like this: (Olay) şu şekilde oldu. I'm sorry I didn't
come, but it was like this: Özür dilerim, gelemedim, fakat şöyle oldu. like that: öyle, o türlü. People like that can't be trusted: Öyle kimselere itimat edilmez.